Kent Havadis

Kent Havadis

  • Köşe Yazıları
[x] Kapat
Reklam Resmidir
Reklam Resmidir
  • Anasayfa
  • Siyaset
  • Ekonomi
  • Eğitim
  • Sağlık
  • Yaşam
  • Galeri
    • Foto Galeri
    • Video Galeri
  • Firma Rehberi
  • Firmalar
  • Kent Havadis
  • Anasayfa
  • Siyaset
  • Ekonomi
  • Eğitim
  • Sağlık
  • Yaşam
  • Galeri
    • Foto Galeri
    • Video Galeri
  • Firma Rehberi
  • Firmalar
Reklam Resmidir
ANASAYFA KÖŞE YAZARLARI MEHDİ (A.S) VE İSA (A.S)’IN KUR’ÂNDAKİ İŞARETLERİ (2. Bölüm)
MEHDİ (A.S) VE İSA (A.S)’IN KUR’ÂNDAKİ İŞARETLERİ  (2. Bölüm)

Dr. Abdulcabbar Boran

MEHDİ (A.S) VE İSA (A.S)’IN KUR’ÂNDAKİ İŞARETLERİ (2. Bölüm)

55
20.05.2018 14:26:15

42/ŞURA-13: Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh(fîhi), kebure alel muşrikîne mâ ted’ûhum ileyh(ileyhi), allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).

(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).

 

  • Mehdi Resûl bütün insanlar için vazifeli olan bir Resûl’dür.

Eğer Mehdi Resûl yahudiler arasında Tevrat’la hükmediyorsa o zaman yahudilerin de resûlüdür. Eğer Mehdi resûl hristiyanlar arasında İncil’le hükmediyorsa o zaman hristiyanların da resûlüdür. Eğer Mehdi resûl müslümanlar arasında Kur’ân’la hükmediyorsa o zaman müslümanların da resûlüdür.

Devrin İmamı Mehdi Resûl bütün insanlar için vazifelidir. Vekâleten devrin imamı herkesin resûlüdür ama Allahû Tealâ’nın vazifeli kıldığı, her kavimde o kavmin kendi lisanıyla konuşan, kavim resûlleri vardır; onlar sadece kendi kavminin resûlüdür. Mehdi Resûl de elbette kendi kavminin resûlüdür ama kavim resûlleri arasında bu dönemde Allah’ın seçtiği, vekâleten devrin imamı olarak tayin ettiği Mehdi Resûl bütün kavimlerin resûlüdür. Allah’ın ahlâkı olan tüm şeriat kitabındaki hakikatleri tüm insanlara öğretecek ve yaşatacaktır. Asr-ı saadet O’nunla birlikte bir kere daha yaşanacaktır. Allahû Tealâ O’nunla nurunu tamamlayacaktır.

  • Gerçek Mehdi’ye ulaşabilmesi için kişinin ne yapması lâzımdır?

Evvela gerçek Mehdi’ye ulaşabilmesi için kişinin Allah’a ulaşmayı dilemesi lâzımdır. Çünkü ilmi ve rahmeti herşeyi kuşatan Allah’tır. Mehdi’yi tayin eden de Allah’tır. Mehdi’nin kim olduğunu bilen de Allah’tır. Dolayısıyla Allah’ın yardımı olmadan ona ulaşmak mümkün değil. Allah’ın yardımını alabilmek için de evvela kişinin kalben Allah’ı dilemesi lâzım. Çünkü Allahû Tealâ Zumer-54’de: “Kabir azabı gelip çatmadan Rabbinize dönün, O’na teslim olun. Yoksa yardım olunmazsınız.” buyuruyor.

 

39/ZUMER-54: Ve enîbû ilâ rabbikum ve eslimû lehu min kabli en ye’tiyekumul azâbu summe lâ tunsarûn(tunsarûne).

Ve Rabbinize (Allah’a) yönelin (ruhunuzu Allah’a ulaştırmayı dileyin)! Ve size azap gelmeden önce O’na (Allah’a) teslim olun (ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi, iradenizi Allah’a teslim edin). (Yoksa) sonra yardım olunmazsınız.

 

Allah’ın yardımını alabilmek için kalben Allah’a ulaşmayı dilemek lâzımdır. Kişi bu dileği diledikten sonra, Allahû Tealâ verdiği söz gereğince onu mutlaka Kendisine ulaştırıyor. O kişi Allah’ın dostu oluyor. Allah’ın ermiş evliyasından olan kişi, Bakara Suresinin 45. âyet-i kerimesine göre Allah’tan hacet namazıyla devrin imamının kim olduğunu sorsa, Allahû Tealâ ona gösterecektir. Dolayısıyla Mehdi (A.S) hidayetle görevlidir ve ona ulaşıp görmek isteyen ancak hacet namazıyla ulaşabilir.

 

2/BAKARA-238: Hâfizû alâs salavâti ves salâtil vustâ ve kûmû lillâhi kânitîn(kânitîne).

Salâvât’a (Allah’tan gelen nurlara ve namazlara) ve salat-ı vusta’ya hafîz olun (koruyun, bu namaza kesintisiz devam edin). Ve kalkın, Allah için kanitin olun (Allah’ın huzurunda huşû içinde ve saygı ile uzun süre durun)!

 

Salâvât-rahmet ve salâvât-fazl Allah’ın katından gelen iki grup nurdur. Kişi ne zaman zikir yapsa, Allah’ın katından salâvât ve rahmet, salâvât ve fazl olarak iki grup nur göğsüne, göğsünden de kalbine ulaşacak ve nefs tezkiyesi ve tasfiyesi yaşamaya başlayacaktır. Kişi zikre devam ettikçe Allah da salâvât-rahmet ve salâvât-fazl nurlarını göndermeye devam eder. Namaz da bir zikirdir. Allahû Tealâ faziletli, üstün bir namazdan, salât-ı vustâdan bahsetmektedir.

Salât-ı vustâ, hacet namazı olarak kullanılmıştır. Kişinin bir haceti varsa, Allah’tan bir şey istiyorsa o zaman hacet namazı kılar. Eğer bir konuda verdiği kararın, kendisi için uygun olup olmadığını Allah’tan soracaksa, o zaman istihare namazı kılar. Hacet namazında da istihare namazında da boy abdesti alınır. Gecenin son namazı olarak ve bir daha konuşmadan dört rekâtlık hacet namazı kılınır. Mürşid istemek hacet namazını gerektirir. Her zaman, Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan geceler kılınır.

İstihare namazı iki rekâtlık bir namazdır. Birinci rekâtta Fatihâ’dan sonra Kâfirun, ikinci rekâtta Fatihâ’dan sonra İhlâs Sureleri okunur ve Allah kişiye renk gösterir. Gösterdiği renkler kırmızının veya siyahın hakimiyetinde ise konunun uygun olmadığı; beyazın veya yeşilin hakimiyetindeyse uygun olduğu anlaşılır.

2/BAKARA-45: Vesteînû bis sabri ves salât(sâlâti), ve innehâ le kebîretun illâ alel hâşiîn(hâşiîne).
(Allah’tan) sabırla ve namazla istiane (yardım) isteyin. Ve muhakkak ki o (hacet namazı ile Allah’a ulaştıracak mürşidini sormak), huşû sahibi olanlardan başkasına elbette ağır gelir.

 

 “Mehdi (A.S) insanlar arasında dolaşacak ama insanlar onu görmeyecektir” hadisi; insanların O’nu resûl olarak görmediklerini anlatmaktadır. Nitekim Mehdi Resûl şuanda insanlar arasındadır ve Onu resûl olarak görenler hacet namazıyla Allah’tan soran azınlıktaki insanlardır, diğer insanlar onu resûl olarak görmüyorlar.

  • Kavim resûlleri ve veli mürşitler de birer mehdi midir? Yani küçük mehdiler var mıdır?

Hidayete ermiş ve başklarına hidayeti tebliğ etmeleri onların hidayetine vesile oldukları için mehdidirler. Mehdi, hidayete erdiren, hidayete vesile olan anlamındadır. Hidayete vesile olmak açısından kavim resûlleri bu görevi yerine getirmektedir. HİDAYETE ERDİRMEK açısından sadece bir tek kişi vardır; O, Mehdi (A.S)’dır. Çünkü her devirde hidayete erdiren bir tek kişidir. Birden fazla olması söz konusu değil. Günümüzde de yaşadığımız dönem içerisinde de hidayete erdiren anlamıyla Mehdi (A.S) vazifelidir.

Allahû Tealâ Âli İmrân Suresinin 179. âyet-i kerimesinde: “Allah mü’minleri bulunduğu hal üzere bırakacak değildir. Allah size gaybı bildirecek de değildir. Ama resûllerden dilediğini seçer ona gaybi bildirir.” buyuruyor.

 

3/ÂLİ İMRÂN-179: Mâ kânallâhu li yezerel muleriu’minîne alâ mâ entum aleyhi hattâ yemîzel habîse minet tayyib(tayyibi), ve mâ kânallâhu li yutliakum alâl gaybi ve lâkinnallâhe yectebî min rusulihi men yeşâu fe âminû billâhi ve rusulihi, ve in tu’minû ve tettekû fe lekum ecrun azîm(azîmun).

Allah, habis olanı (kötüyü), temiz olandan (mü’min olanı, mü’min gözükenden) ayırıncaya kadar mü’minleri, sizin bulunduğunuz hâl üzere (mü’min olanla mü’min gözükenin bir arada olduğu bir durumda) terk edecek değildir. Ve Allah sizi gayba muttali edecek (gaybı bildirecek) değildir. Ve lâkin Allah, resûllerinden dilediği kimseyi seçer (gaybı o resûlüne bildirir). O halde, Allah’a ve O’nun resûllerine îmân edin. Ve eğer âmenû olur ve takva sahibi olursanız, o zaman sizin için “Büyük Ecir” vardır.

 

 Her devirde kavim resûlleri var. Onlar arasından Allahû Tealâ bir tanesini seçiyor, gaybı kendisine bildiriyor ki her devirde seçip gaybı kendisine bildirdiği kişi o devrin imamıdır. Bu dönemde de devrin imamı Mehdi (A.S)’dır.

Mehdi (A.S), Cinn 26-27’ye göre tasarruf rızasının sahibidir.

 

72/CİNN-26: Âlimul gaybi fe lâ yuzhiru alâ gaybihî ehaden.

O (Allah), gaybı bilendir. Fakat O, gaybını hiç kimseye izhar etmez (açıklamaz).

72/CİNN-27: İllâ menirtedâ min resûlin fe innehu yesluku min beyni yedeyhi ve min halfihî rasadan.
Resûllerden razı oldukları (tasarruf rızasına ulaşmış olanları) hariç! O taktirde, muhakkak ki O (Allah), onların önünden ve arkasından gözetenler sevkeder ki,

 

Mehdi (A.S) Kur’ân’ın rafa kaldırıldığı bir dönemde, bu dönemde Allah tarafından hidayetle gönderilmiştir. Ve bu dönemde ihtilaflar had safhada olduğu için, ihtilafların her tarafı kuşattığı bir dönemde, o ihtilaflar sebebiyle insanlar azaptalar. Ama bir taraftan da “biz Allah’a inanıyoruz.” diyerek kendilerini mü’min addediyorlar.

Duhân Suresinin 10-11-12-13-14. âyetlerinde Allahû Tealâ duhan fitnesinden bahsediyor. Duhan fitnesi, Mehdi (A.S) döneminde olan, dînin içindeki bir fitnedir. Azabın her tarafı kuşattığı dönemde, bu dönemdeki dîni yaşayanlar diyorlar ki: “Bizden azabı kaldır ya Rabbim biz mü’minleriz.”

 

44/DUHÂN-10: Fertekib yevme te’tîs semâu bi duhânin mubîn(mubînin).

Artık göğün, apaçık duman (fitne) getireceği günü gözle.

44/DUHÂN-11: Yagşân nâs(nâse), hâzâ azâbun elîm(elîmun).

(O fitne ki) insanları (insanların büyük kısmını) sarmıştır. İşte bu, elîm bir azaptır.

44/DUHÂN-12: Rabbenekşif annel azâbe innâ mû’minûn(mû’minûne).

Rabbimiz, azabı bizden kaldır. Muhakkak ki biz, mü’minleriz.

44/DUHÂN-13: Ennâ lehumuz zikrâ ve kad câehum resûlun mubîn(mubînun).

Onlara (herşeyi) açıklayan bir resûl gelmişti. (Buna rağmen resûlün söylediklerinden) ibret almadılar.

44/DUHÂN-14: Summe tevellev anhu ve kâlû muallemun mecnûn(mecnûnun).

Ve (O’NA) (şeytan tarafından vahyedilerek) “öğretilmiş” ve “deli” dediler ve sonra O’NDAN yüz çevirdiler.

 

Herşeyden evvel hak mü’minler azaba duçar olmayanlardır. Belli ki bunlar mü’minler ama hak mü’minler değiller. Mü’min ile hak mü’min arasında fark var mı? Elbette. Mü’min salt Allah inancı itibariyle mü’min olan kişidir. Ama hak mü’min olabilmesi için mutlaka o kişinin Allah’a inanmanın ötesinde, iradesiyle, kalben Allah’a ulaşmayı dilemesi gerekir. Ancak o zaman o hak mü’minlerden olur ve hak mü’min olan kişinin Kur’ân’daki İslâm’ı yaşaması söz konusudur. Allahû Tealâ bunu hedeflemiştir. Evvela o kişi hak mü’minlerden olacak ve daha sonra peşpeşe 7 safhayı yaşamak suretiyle hidayetin bütününü yerine getirdiği taktirde Allah’ın kendisi için dilediği ahiret ve dünya saadetinin tümüne ulaşacaktır.

 

  • Kur’ân’ın terk edildiğini, yaşanmadığı söyleyen Mehdi Resûl’dür.

 

25 / FURKAN – 27 : Ve yevme yeadduz zâlimu alâ yedeyhi yekûlu yâ leytenîttehaztu mear resûli sebîlâ(sebîlen).
Ve o gün, zalim ellerini ısırır: “Keşke resûlle beraber (Allah’a giden) bir yol ittihaz etseydim.” der.

25 / FURKAN – 28 : Yâ veyletâ leytenî lem ettehız fulânen halîlâ(halîlen).
Yazıklar olsun, keşke ben filanı (o kişiyi) dost edinmeseydim.

25 / FURKAN – 29 : Lekad edallenî aniz zikri ba’de iz câenî, ve kâneş şeytânu lil insâni hazûlâ(hazûlen).
Andolsun ki; bana zikir (Kur’ân’daki ilim) geldikten sonra beni zikirden saptırdı ve şeytan, insana yardımı engelleyendir.

25 / FURKAN – 30 : Ve kâler resûlu yâ rabbi inne kavmîttehazû hâzel kur’âne mehcûrâ(mehcûran).
Ve resûl: “Ey Rabbim! Muhakkak ki benim kavmim, bu Kur’ân’dan ayrıldı (Kur’ân’ı terketti).” dedi.

 

  • Allahû Tealâ Mehdi Resûl ile nurunu tamamlayacaktır.

 

61 / SAF – 7 : Ve men azlemu mimmenifterâ alallâhil kezibe ve huve yud’â ilel islâm, vallâhu lâ yehdîl kavmez zâlimîn(zâlimîne).
İslâm’a (teslime) davet olunurken, Allah’a karşı yalan uyduran kimseden daha zalim kim vardır? Ve Allah, zalimler kavmini hidayete erdirmez.

61 / SAF – 8 : Yurîdûne li utfiû nûrallâhi bi efvâhihim vallâhu mutimmu nûrihî ve lev kerihel kâfirûn(kâfirûne).
Onlar, ağızları ile Allah’ın nurunu söndürmeyi istiyorlar. Ve Allah, kâfirler kerih görseler bile nurunu tamamlayacak olandır.

61 / SAF – 9 : Huvellezî ersele resûlehu bil hudâ ve dînil hakkı li yuzhirehu aled dîni kullihî ve lev kerihel muşrikû(muşrikûne).
Resûl’ünü hidayet ile ve (esasları unutulmuş olan) dînlerin hepsinin üzerine, izhar etmek (açıklayıp doğrusunu ispat etmek) için, Hakk dîn (Allah’ın ezelî ve ebedî olan dîni) ile gönderen O’dur. Ve müşrikler, kerih görseler bile.

61 / SAF – 10 : Yâ eyyuhellezîne âmenû hel edullukum alâ ticâretin tuncîkum min azâbin elîm(elîmin).
Ey âmenû olanlar! Sizi elîm azaptan kurtaracak bir ticaret için, size yol göstereyim mi?

 

  • Hazreti İsa ölmüş müdür? Ölmediyse nerededir?

Hazreti İsa (A.S) Kur’ân-ı Kerîm’e göre ölmedi. Nisâ Suresinin 157-158-159. âyet-i kerimelerinde zikredildiği gibi Allah’ın katına ref edilmiştir. Ahir zamanda gelecektir.

 

4/NİSÂ-157: Ve kavlihim innâ katelnal mesîha îsabne meryeme resûlallâh(resûlallâhi), ve mâ katelûhu ve mâ salebûhu ve lâkin şubbihe lehum, ve innellezinahtelefû fîhi le fî şekkin minh(minhu), mâ lehum bihî min ilmin illettibâaz zann(zanni), ve mâ katelûhu yakînâ(yakînen).
Ve onların, “Muhakkak ki, Allah’ın resûlü Meryem’in oğlu İsa Mesih’i biz öldürdük.” sözleri (çok büyük iftiradır). Ve onu öldürmediler ve onu asmadılar. Fakat (öldürülen adam) onlara, (Meryem’in oğlu İsa Mesih’e) benzer olarak gösterildi. Ve muhakkak ki onun hakkında ihtilafa (anlaşmazlığa) düşenler, ondan (bu hususda) mutlaka şüphe içindeler. Onların, onunla ilgili olarak, zanna tâbî olmaktan başka bir ilimleri (bilgileri) yoktur. Ve onu kesinlikle öldürmediler (öldüremediler).

4/NİSÂ-158: Bel refeahullâhu ileyh(ileyhi). Ve kânallâhu azîzen hakîmâ(hakîmen).
Hayır, Allah onu, kendisine yükseltti. Ve Allah Azîz’dir (üstündür, güçlüdür), Hakîm’dir (hüküm ve hikmet sahibidir).

4/NİSÂ-159: Ve in min ehlil kitâbi illâ le yu’minenne bihî kable mevti(mevtihî), ve yevmel kıyâmeti yekûnu aleyhim şehîdâ(şehîden).

Ve ancak, kitap ehlinden olanlar (onu tekzip eden Yahudiler ve “Allah’ın oğlu” diyen Nasraniler), O’na ölümünden önce mutlaka îmân edecekler. Ve o, kıyâmet günü onların üzerine şahit olacak.

 

Zuhrûf Suresinin 61. âyet-i kerimesinde Hazreti İsa (A.S)’ın kıyâmetin bir işareti olduğu zikredilmektedir.

 

43/ZUHRÛF-61: Ve innehu le ilmun lis sâati, fe lâ temterunne bihâ vettebiûni, hâzâ sırâtun mustekîm(mustekîmun).
Ve muhakkak ki o, gerçekten o saat (kıyâmetin zamanı) için bir ilimdir (bilgidir). Öyleyse ondan sakın şüphe etmeyin! Ve Bana (Allah’a) tâbî olun! İşte bu, Sıratı Mustakîm’dir.

 

Peygamber Efendimiz’in kıyâmetin 10 büyük alâmeti ile ilgili vaaz ettiği hadîs-i şerifte bunlardan bir tanesi de Hazreti İsa (A.S)’ın tekrar dünyaya geleceği ve onun Mehdi (A.S)’a tâbî olacağıdır.

İşte kıyamet alâmetlerinden; deccal fitnesi, duhan fitnesi, dabbetül arz, güneşin batıdan doğması ve Hazreti İsa (A.S)’ın inmesi. Deccal fitnesi; şu anda her tarafı zaten sarmış durumda, Deccal hayatta. Duhan fitnesi de ifade ettiğimiz gibi, insanların dînde fırkalara ayrılması sebebiyle oluşan, dînin içindeki bir fitnedir. Dabbetül arz; bu deccal fitnesi ve duhan fitnesine karşı Allah’ın emriyle mücadele eden Mehdi (A.S)’ı ifade ediyor. Yani Mehdi (A.S)’ın insanlara ulaştırmak istediği mesajları ifade ediyor. Güneşin batıdan doğması da Mehdi (A.S)’ın yaptığı yayınların satellite ile, ordan yayın yapıldığının kesin ifadesidir.

Mehdi (A.S) vazifeli olduğu bu dönemde hidayet güneşidir. Karanlıklar dalâleti ama nurlar hidayeti temsil ediyor. Dalâletin zıttı hidayettir. Dolayısıyla o güneşi temsil ediyor. Onun zıttı olan nesne ise dalâlet, karanlıkları temsil ediyor. Kişinin karanlıklardan nura çıkabilmesi için hidayeti dilemesi lâzım. Allah’a ulaşmayı dilemesi gerekir, ki dilediği taktirde Allah onu Kendisine ulaştıracağını garanti ediyor.

Hazreti İsa (A.S) gelecektir ki bu dönemde gelecek.

Peygamber Efendimiz Hazreti Ali’ye: “Ya Ali, ahir zamanda Hazreti İsa’nın arkasında namaz kılacağı kişi bizdendir.” diyor ve yine: “Meryem oğlu İsa aranıza indiği zaman imamınız kendinizden olduğu halde haliniz ne olacak, göreceğiz.” diyor. Bütün bu muhtevayı birleştirdiğimiz an:

  • Bu dönemde Hazreti İsa (A.S) gelecek.
  • Bu dönemde zaten Mehdi (A.S) hayatta,
  • Ve bu dönemde tekrar Kur’ân’daki İslâm bütün boyutlarıyla yaşanacak. Bu dönemdeki sabikûn-el ahirin tekrar ikinci bir asrı saadeti yaşayacak.

Allah razı olsun.                                                                               

 

 

Dr. Abdulcabbar BORAN    

 

BİR CEVAP YAZIN

Bu habere yorum yazmak ister misiniz ? Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARIN DİĞER YAZILARI

12.02.2021 Dînde Zorlama Var mıdır? Yok mudur?

03.12.2020 TAKVA

28.09.2020 SEVGİ NEDİR?

29.06.2020 AHİRET VE DÜNYA SAADETİNE MANİ OLAN BİD’ATLER (3. Bölüm)

07.06.2020 AHİRET VE DÜNYA SAADETİNE MANİ OLAN BİD’ATLER (2. Bölüm)

17.05.2020 AHİRET VE DÜNYA SAADETİNE MANİ OLAN BİD’ATLER (1. Bölüm)

19.04.2020 MUHLİSLER

23.10.2019 HİDAYETE VESİLE OLANLAR

02.06.2019 KADİR GECESİ

03.05.2019 EVLİYALIK (2. Bölüm)

DİĞER YAZARLAR

Dr. Abdulcabbar Boran
<?php echo $user->display_name ?>
Dînde Zorlama Var mıdır? Yok mudur?
Kadife Kırım Aygün
<?php echo $user->display_name ?>
Kovid 19 Gündemi!
Seyyah Gülay OZAN
<?php echo $user->display_name ?>
HERKESİN MUTLU OLMASI
  • Anket
  • İletişim
  • Arnavutköy
  • Çatalca
  • Eğitim
  • Ekonomi
  • Firmalar
  • Gaziosmanpaşa
  • Güncel
  • Kültür Sanat
  • Sağlık
  • Siyaset
  • Sultangazi
  • Yaşam

© 2020 Kent Havadis Gazetesi Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır