İnsanların, dünya ve sonsuz âhiret saadetine kavuşmalarına sebep olan her şeye ni’met denir. Kullarına lâzım olan bütün ni’metleri Allahû Teâlâ yaratmış, bunlardan nasıl istifade edileceğini, Peygamberleri ile gönderdiği kitaplarında bildirmiştir. Her kim bu kitaplara uygun yaşarsa, dünyada rahat ve huzur içinde olur.
Peygamber (S.A.V) Efendimiz hadîs-i şerifinde: “Ey insanoğlu! Allahû Teâlâ her şeyi senin için yarattı. Seni de Kendisi için yarattı.” buyuruyor.
Fakat günümüzde insanlar Allahû Teâlâ’nın insan için yarattığı şeyler ile meşgul, yaratılış gayesi olan ni’metin sâhibi Allahû Tealâ’yı unutmuşlar. Ni’met sahibine şükür, O’nun verdiği ni’mete şükür etmektir. Allahû Tealâ Secde-9’da insan için şöyle buyuruyor:
32/SECDE-9: Summe sevvâhu ve nefeha fîhi min rûhihî ve ceale lekumus sem’a vel ebsâre vel ef’ideh(efidete), kalîlen mâ teşkurûn(teşkurûne).
Sonra (Allah), onu dizayn etti ve onun içine (vechin, fizik vücudun içine) ruhundan üfürdü ve sizler için sem’î (işitme hassası), basar (görme hassası) ve fuad (idrak etme hassası) kıldı. Ne kadar az şükrediyorsunuz.
Allahû Tealâ’nın insana verdiği en büyük ni’met bize üfürdüğü ruhtur. Bu ni’metin şükrünü yerine getirmek ancak dünya hayatında, sahibi olan Allah’a ulaştırılmasıyla, Allah’a teslim edilmesiyle mümkündür.
Talebelerden birisi birgün mürşidine sormuş:
– Efendim, Allahû Teâlâ’ya şükredici bir kul olabilmek için ne yapmak lâzımdır? Mürşidi şöyle cevap vermiş:
– Allahû Teâlâ’ya şükredici bir kul olabilmen için, yeryüzünde senden fazla nîmet verilmiş bir kulun olmadığını düşünmelisin. Talebe:
– Efendim, benden fazla nîmet verilmiş bir kimsenin olmadığını nasıl düşünebilirim ki? Zira Allahû Teâlâ, Peygamberlere, âlimlere ve hükümdarlara herkesten fazla ni’met vermiştir.
– Evladım, eğer peygamberlere o ni’met verilmeseydi, sen ruhunu Allah’a ulaştıramazdın, hidayete eremezdin. Âlimler de peygamberlerin varisleridir. Onlar olmasaydı, Allah’a ulaştıran yola giremezdin. Hükümdarlar olmasaydı, evinde emin bir halde rahat oturamazdın. Bütün bunların hepsi, sana verilen ni’metlerden değil midir?
37/SÂFFÂT-114: Ve lekad menennâ alâ mûsâ ve hârûn(hârûne).
Ve andolsun ki Musa (A.S)’ı ve Harun (A.S)’ı ni’metlendirdik.
43/ZUHRÛF-59: İn huve illâ abdun en’amnâ aleyhi ve cealnâhu meselen li benî isrâîl(isrâîle).
O (Hz. İsa), sadece ni’metlendirdiğimiz bir kuldur. Ve onu İsrailoğullarına örnek (ibret) kıldık.
3/ÂLİ İMRÂN-164: Lekad mennallâhu alâl mu’minîne iz bease fîhim resûlen min enfusihim yetlû aleyhim âyâtihî ve yuzekkîhim ve yuallimuhumul kitâbe vel hikmeh(hikmete), ve in kânû min kablu le fî dalâlin mubîn(mubînin).
Andolsun ki Allah, mü’minlerin (başlarının) üzerine (devrin imamının ruhu) bir ni’met olmak üzere (onların aralarında, kendi kavminin içinde) kendilerinden bir resûl beas eder. Onlara O’nun (Allah’ın) âyetlerini tilâvet eder, onları tezkiye eder ve onlara kitap ve hikmeti öğretir. Ondan evvel (Allah’a ulaşmayı dilemeden evvel) onlar gerçekten açık bir dalâlet içinde idiler.
Ni’metlere şükredilirse artacağı, şükredilmezse elden gideceği, Kur’ân-ı Kerim’de bildirilmektedir. Ni’metin kıymetini bilmeyip, nankörlük edenlerin elinden o ni’met alınır. Ni’metin kıymetini bilmemek, onun elden çıkmasına sebeptir.
Şükür ise, onu devamlı kılar ve artırır. Ni’mete nankörlük etmek (küfrân-ı ni’met), dünya hayatında Allah’a ulaşmayı dilemeyerek Allah’ın emaneti olan ruhu dünya hayatında Allah’a teslim etmemekle olur.
Küfrân-ı ni’met, ni’mete nankörlük etmek, ni’meti kullanırken, ni’metin sahibini unutmak, Allahû Teâlâ’ya, verdiği ni’met ile âsî olmak yani ni’meti yerinde kullanmamak demektir. “Kurandaki emir ve yasaklara uymak şükür, uymamak küfrân-ı ni’mettir.
Netice olarak, her ni’met, Allahû Teâlâ’ya, emanetleri teslim etmekten, verilen ni’metlerin şükrünün eda edilmesinden hâsıl olur. Her kötülük ve sıkıntı da, nefsimize uyarak günah işlemekten hâsıl olur. Dert ve belâ, nefsin talebine uyarak günah işlemekten ileri gelir. Rahat, huzur ve mutluluk da, ruhun talebine uyarak Allah’ın emirlerine itaat etmekten ileri gelmektedir. Allahû Teâlâ’nın sünnetullahı böyledir, bunu kimse değiştiremez.
Hz. Muhammed (S.A.V) Efendimiz bir hadîs-i şerifinde “Ni’meti şükür ile bağlayınız.” buyuruyor.
İnsan kendisine verilen ni’mete şükrederse, Allahû Teâlâ, o ni’meti insanın elinden almaz. Eğer ni’mete şükretmeyip, kıymetini bilmezse, o ni’met devam etmez, elden gider…
Allah razı olsun.
Dr. Abdulcabbar BORAN
© 2020 Kent Havadis Gazetesi Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır. Web Hosted Sparfly Digital