Risalet umumîdir, sadece insanlara has bir olgu değildir, melekleri de cinleri de muhtevasına almaktadır. Ama nübüvvet hususidir, sadece insana hastır. Meleklerden ve cinlerden nebî yoktur.
22/HACC-75: Allâhu yastafî minel melâiketi rusulen ve minen nâs(nâsi), innallâhe semîun basîr (basîrun).
Allah, meleklerden ve insanlardan resûller seçer. Muhakkak ki Allah, en iyi işitendir, en iyi görendir.
Allahû Tealâ bu âyetle resûllerin sadece insanlardan olduğunu zannedenlere meleklerden de resûller seçtiğini ifade etmektedir. Hiçbir melek ve cin, Allah’ın huzurundaki, huzur namazının imamlığını üstlenemez. Huzur namazının imamlığının gerçek temsilcileri Nebî Resûllerdir. Son Nebî Resûl Peygamber Efendimiz (S.A.V)’dir. O’ndan evvelki bütün nebîlerde olduğu gibi, yaşadığı devirde O da huzur namazının imamıydı. O rahmetli olduktan sonra 1400 senedir huzur namazının imamlığı, Peygamber (Nebî) olmayan Velî Resûller vasıtasıyla devam ettirilmektedir.
İndi İlâhi’de kılınan huzur namazının bütün müntesipleri insanlardır. Cinlerin Allah’ın katına yükselmesi söz konusu değildir. Meleklerdense, arşı tutan melekler zaten tahtların boşlukta kalması sebebiyle İndi İlâhi’de vazifelidirler. Ama oranın standartlarında görünmezler. İndi İlâhi’den evvel de 7. gök katının 3. âleminde (ümmülkitap) ümmülkitab’ı boşlukta tutanlar da arşı tutan meleklerdir. Secde Suresinin 24. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ’nın bahsettiği huzur namazının imamları, insanlardandır:
32/SECDE-24: Ve cealnâ minhum eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû ve kânû bi âyâtinâ yûkınûn(yûkınûne).
Ve onlardan, emrimizle hidayete erdiren imamlar kıldık ve sabır sahibi oldukları ve âyetlerimize (Hakk’ul yakîn seviyesinde) yakîn hasıl etmiş oldukları için.
Son Peygamber, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’den sonra hayatta olan, nebî olmayan resûller huzur namazının imamı olarak mutlaka kıyâmete kadar vazifelendirilecektir. Öldüğü zaman o kişi huzur namazının imamlığından derhal alınır.
Huzur namazında bir peygamber yer almışsa o, bu devirde imam olamaz. Çünkü bu devirde hayatta olan bir nebî (peygamber) mevcut değildir. Ve bu devirde huzur namazının imamı mutlaka peygamber olmayan bir Velî Resûl’dür.
81/TEKVÎR-19: İnnehu le kavlu resûlin kerîmin.
Muhakkak ki O (Kur’ân), gerçekten Kerim Resûl’ün sözüdür.
Kur’ânı Kerim bir Resûl olan Cebrail (A.S)’ın ulaştırdığı sözdür. Aslında elbette Kur’ân Allah’ın sözüdür, ama Allah’ın sözünü bizlere ulaştıran Allah ile insanlar arasındaki elçi olan Cebrail (A.S)’dır.
6/EN’ÂM-130: Yâ ma’şerel cinni vel insi e lem ye’tikum rusulun minkum yakussûne aleykum âyâtî ve yunzirûnekum likâe yevmikum hâzâ, kâlû şehidnâ alâ enfusinâ ve garrethumul hayâtud dunyâ ve şehidû alâ enfusihim ennehum kânû kâfirîn(kâfirîne).
Ey insan ve cin topluluğu! Size âyetlerimi anlatan ve bugününüze ulaşacağınız konusunda sizi uyaran içinizden resûller (elçiler) gelmedi mi? “Kendi nefslerimize şahit olduk.” dediler. Dünya hayatı onları aldattı. Ve kendilerinin kâfir olduğuna, kendileri şahit oldular.
Allahû Tealâ, kıyâmet günü cehenneme giren bütün cinlere ve insanlara hitap ediyor.
Allahû Tealâ bu âyetle, insanlardan da, cinlerden de resûller olduğunu söylemektedir. Bunun yanında nebî resûller, (peygamber resûller) vardır. Ancak ne cinlerden, ne meleklerden, nebî resûl olmaz. Cinlerden de, insanlardan da peygamber olmayan resûller, velî resûllerdir. Allah’ın evliyası, dostu olan resûllerdir.
Allah razı olsun.
Dr. Abdulcabbar BORAN
© 2020 Kent Havadis Gazetesi Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır